Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: İran İstihbarat Bakanlığı, Siyonist rejimin askeri ve güvenlik sistemindeki büyük bir skandalı ifşa eden bir belgesel yayınladı. Bu belgesel, rejimin nükleer tesisleri, askeri kurumları ve sıradan vatandaşlarının bir kısmının İran'la işbirliği yaparak gizli belgeleri İran'a aktardığını detaylı bir şekilde anlatıyor. Bakanlık, bu işbirliğinin iki ana motivasyonla gerçekleştiğini belirtiyor: Maddi kazanç yani para almak ve sözde başbakan olan yolsuz ve suçlu Netanyahu'ya karşı yoğun nefret.
Bakanlık yetkilisi, bu işbirliğini vurgulayarak Netanyahu'ya sesleniyor: "İran'ın su sorununu çözmek yerine, para kazanma motivasyonuyla bizimle çalışan çok sayıda çalışanının ekmek sorununu çözmeye odaklan." Bu ifade, Yemenlilerin "Eilat'ı kurtarabilirsen kurtar" sözüne benzer bir şekilde, İsrail'in ekonomik darbesini işaret ediyor. Rejimin askeri operasyonlardaki sansürü gibi, ekonomik sorunlarını da gizlediği belirtiliyor; Yemen saldırıları başta olmak üzere, ekonomi henüz tam olarak çökmemiş olsa da, büyük hasar aldığı ifade ediliyor.

Belgesel, 1 milyon sayfalık belgeyi İran'a getiren operasyonun detaylarını içeriyor. Bu belgeler, rejimin en iç katmanlarından çıkarıldı ve güvenlik önlemlerini aşarak başarıyla aktarıldı. Bakan, rejimin İran'da sızma iddialarını yayma çabasının sırrını da açıklıyor: Bu, 12 günlük savaşta yaşanan tarihi yenilgi ve İran'ın "Adsız İmam Zaman Askerleri"nin rejimin en korunaklı katmanlarına derin sızmasından kaynaklanıyor.
Yorumcular, motivasyonlara dikkat çekiyor: Para motivasyonu, Netanyahu'nun "İran'ın su sorununu çözeceğiz" iddialarına atıf yapıyor ve rejimin kendi vatandaşlarının ekonomik sıkıntılarını ön plana çıkarıyor. Nefret motivasyonu ise, işgal altındaki topraklarda mutlu bir hayat beklentisiyle gelenlerin Netanyahu'nun yönetimi altında kabuslar görmesine bağlanıyor. Rejimde antidepresan ve uyku ilaçlarının tüketimindeki artış, bu nefretin bir sonucu olarak görülüyor.
Belgeselde öne çıkan bir figür, Negev'deki nükleer santralde çalışan Hal Grivin. Siyonist rejimin yedi ana nükleer silah üssünden biri olan bu tesiste görev yapan Grivin, nötron uzmanı, inorganik kimya bilimcisi ve mikroskobik lazer malzemeleri üzerine uzman. Bakanlık, Grivin'den elde edilen bilgileri yayınlayarak rejimin itibarına ağır bir darbe vurduğunu belirtiyor. Görüntüler, Grivin'in çalıştığı nötron programı ve ekipmanlarını gösteriyor.

Grivin, işgal altındaki Negev nükleer üssü ile ABD'deki Los Alamos Ulusal Laboratuvarı arasında ortak bir proje üzerinde çalışıyor. Los Alamos, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan ilk nükleer bombaların üretildiği yer olarak biliniyor. Bu işbirliği, Roten Industries adlı bir şirket altında gizleniyor. Roten, işgal topraklarındaki Los Alamos eşdeğeri olarak tanımlanıyor ve özel askeri parçalar, radyasyon tespiti ve membran teknolojileri üretiyor. Bu ifşa, sadece İsrail'i değil, ABD'yi de kapsıyor.
Operasyonun başarısı, ana yürütme ve destek unsurlarının rejimin takibinden uzak kalmasıyla vurgulanıyor. Rejim, az sayıda unsuru tespit etse bile, hücreler birbirinden habersiz ve bağlantısız şekilde organize edilmiş. Bu, istihbarat taktiklerinin bir şaheseri olarak nitelendiriliyor. Operasyon sırasında, işgal topraklarının çeşitli bölgelerinde işaretlemeler yapılmış; bu işaretlemeler, askeri hedeflerin GPS bağımsız tanımlanması için kullanılmış olabilir. 12 günlük savaşta gerçekleşen hassas saldırılar, bu sızma unsurlarının katkısıyla açıklanıyor.

Bakanlık, elde edilen verileri karmaşık bir ağ olarak tanımlıyor: Analistler ve uzmanlar tarafından gece gündüz çalışılarak oluşturulan bu ağ, bir yumak haline getirilmiş. Grafikler, rejimin savunma bakanının evini bile içeren detayları gösteriyor. Bu ağ, rejimin nükleer silah programının geçmişini, ilgili gerçek ve tüzel kişileri ifşa ediyor ve gelecekteki gelişmeleri öngörmek için yeterli. Verilerin hassasiyeti nedeniyle sadece bir kısmı yayınlanıyor; bu "canlı veri ağı", personel değişikliklerinde bile faydalı.
Belgesel, 1 milyon belgenin sadece bir damlasını temsil ediyor. Bu kadar büyük bir hacim, inanılmaz bir başarı olarak görülüyor. Yorumcular, bu operasyonun 12 günlük savaştan sonra direniş ruhunu yeniden canlandırabileceğini söylüyor. Telif hakkı sorunları nedeniyle bazı müzik kesintileri olsa da, tam belgesel Telegram kanallarında paylaşılıyor ve İngilizce, Arapça, İbranice gibi dillere çevrilerek dünyaya yayılması teşvik ediliyor. İran Radyo ve Televizyonu'nun bu çeviriyi yapması umuluyor.

Sonuç olarak, bu operasyon, İran'ın "Adsız İmam Zaman Askerleri"nin fedakarlığını öne çıkarıyor. Bu askerler, hayatlarını riske atarak, gece gündüz çalışarak, ailelerinden uzak kalarak, stres ve baskı altında güvenlik sağlıyor. Onlara minnettarlık ifade ediliyor: "Her neredelerse, Allah'ın gizli lütufları altında, Hz. Mehdi'nin (a.s.) dikkatinde ve Ehlibeyt'in özel himayesinde olsunlar." Bu güvenlik, onların sayesinde mümkün ve kıyamette onlardan teşekkür etmek umuluyor.


yorumunuz